Ücretli Çalışmanın Tarihçesi: Sosyal Sorunun Dönüşümü Üzerine Değerlendirme | Leyla Mansur

0
1835

Fransız sosyolog ve felsefeci Robert Castel, Ücretli Çalışmanın Tarihçesi adlı eserinde 14. yüzyıldan günümüze uzanan tarih dilimi içerisinde, sosyal sorunun ortaya çıkışı ve dönüşümünü inceleyerek bütün toplumların kendi içlerinde dağılma ve parçalanma riskleri belirginleşince beraberliklerinin temelini sorguladıkları ve buna çözüm aradıkları tespitinden hareketle ücretli emeğin toplumsal serüvenini anlatır.

            Robert Castel, toplumsal bağ ile sosyal güvence arasındaki ilişkiyi merkeze alan bir bakış açısıyla hareket etmektedir. Onun öncelikli inceleme konusu, toplumsal bağın farklı sosyal güvencelere bağlı olarak değişmesidir. Toplumsal bağdan kastedilen; mensubiyetler ve ilişkiselliklerin toplamıdır. Ona göre güvenceler, kişinin toplumda var olabilmesi için vazgeçilmez hale gelen destekleridir. Bu destekler olmazsa ve toplumsal aidiyetler parçalanırsa çok sayıda güvencesiz insan, Castell’ın deyimiyle “mensubiyet yitimi”ne uğrar.

            Mensubiyet yitimi, aile, soy, topluluksal aidiyet üzerine temellenen karşılıklı bağımlılık sisteminden kopmadır. Castel, dışlama kavramı yerine bu kavramı kullanır. Mensubiyet yitimi, üretici faaliyetlerin dışında kalma ve ilişkisel yalnızlıktır.

            Sosyal sorunun dönüşümü ile kastedilen; “birinci toplumsallık” ağları arasında kalarak mensubiyet yitimine uğrayanları imgeleyen “sosyal sorun”un günümüzde yeni bir biçimde ortaya çıkışıdır. Castel’in amacı bunun geçirdiği tarihsel dönüşümleri ortaya koymaktır. Geçmişte ve günümüzde beliren “sosyal sorun” arasındaki ilişkiyi belirtmek için geçmişten kalan mirasları inceler. Olumsuz bireycilik, statülerin belirsizliği, mensubiyet yitimi, kitlesel korunmasızlık gibi toplumsal entegrasyon sorunlarını ele alır. Buna feodal toplumdaki gezgin serserilik ve dilenciliği ele alarak başlar.

            Feodal dönemde loncaların hedefi dış rekabet ve iç rekabetin gelişimini engellemektir. Bu yüzden yabancılar ve gezginler bu dönemde dışlanıyordu. Castel, bu toplumda gezgin serseriler ve dilenciler gibi eli ayağı tutan ama çalışamayan kişilerle, engellilik ya da yaşlılık gibi nedenlerle iş göremez durumda olan muhtaçlar üzerinde durur.

            Feodal toplum, “gerçekten muhtaç” durumda olanlarla “eli ayağı tutan muhtaçlar” olarak nitelenen gezgin serseriler ve dilencileri birbirinden ayırmaya çalışır. İlerleyen dönemlerde, modern toplumlarda da bu ayırma devam eder. Gerçekten muhtaç durumda olan insanlara kilise ve bulunulan bölgenin yerel yönetimi yardımda bulunurken; çalışabilecek durumda olup çalışmayan/çalışamayan insanlar çok sert yaptırımlara maruz kalır.

            Castel, gezgin serserilerin saf bir emekçi olduklarını ileri sürer. Ona göre gezgin serseri, emek gücünden başka hiçbir şeye sahip değildir. Ancak, emek gücünü satarak ücretlilik ilişkisine girmesi de onun için imkansızdır. Bu yüzden ücretli emek dibe vurmuş haldeydi ve dönemin küçümsenen bir haliydi.

            18. yüzyıl başlarından itibaren toplumdaki en dezavantajlı grupların konumuna yaklaşım değişmeye başlıyor. Castel, bu değişimin ilk unsurunun “kitlesel korunmasızlık” bilincine varılması olduğunu söyler. Bu sefalet, şehirdeki ve kırdaki halkın çoğunu yani bizzat emekçileri etkileyen bir tehlikedir. Bu da sosyal sorunun, halkın önemli bir kısmını ilgilendiren mesele haline gelişidir.

            Castel, dikkat çeken diğer unsuru ise çalışma anlayışının değişmesi olarak ifade eder. Çalışma, artık servetin bir kaynağı olarak görülmeye başlanır. Feodal toplumda mesleki örgütlenme dışında kalan ücretli çalışma aşağılanıyordu. Zanaat loncaları emekçilerin özgürce çalışmasını engelliyor ve onları dışlıyorlardı. Krallığın zorunlu çalışma uygulamaları çalışmayı hem verimsizleştiriyor hem de emekçinin özgürce dolaşımı ve üretimini engelliyordu. Yoksulların mesleki sınırlama olmaksızın çalışmaya katılması, “çalışma özgürlüğü” fikrini yaygınlaştırdı. Lonca kuralları ve zorunlu çalışmanın kaldırılması emekçiyi, “çalışma özgürlüğü” adına hiçbir güvence olmadan piyasanın kuralsızlığına teslim ediyordu. Bunun sonucunda büyük bir emekçi kitlesi işsizlik ve sefaletle karşı karşıya kaldı. Bu da “sosyal sorun”u toplumun merkezine kaydırmıştır.

            Hukuki ayrıcalıkların ve zorunlu çalışmanın kaldırılmasıyla emek gücünün özgür hale gelmesi; toplumsal bütünlüğü tehdit eden sosyal sorun, gezgin serseri, dilenci ve muhtaçlarla feodal toplumun belli bir kesimindeyken, “sanayi toplumu”nun merkezine yerleşmiştir. Toplumun üretici gücü olan kitleler artık çalışmadıkları için değil, aksine çalıştıkları için sefil durumdaydılar. Yönetenler de bu sorunla mücadelenin yollarını arar. Castel’in deyimiyle “kartların yeniden dağılımı” söz konusudur. Yani kapitalist özel mülkiyete dokunmayacak biçimde “sosyal mülkiyet” dağıtılmaktadır. Bu da “sosyal devlet”in başlangıcı ile birlikte ona giden yol olmuştur.

            Castel’a göre işçi sınıfının tazminatı, iş güvencesi, yıllık izni gibi sosyal koruma önlemleri, emek ile güvence arasındaki ilişkiyle beraber, emek ile mülkiyet arasındaki ilişkiyi de değiştirmiştir. Bu da sözleşmeye dayalı işçi sınıfından “ücretli” emekçiye geçişini sağladı. Castel’a göre “sosyal sorun”, “sosyal mülkiyet” ile büyük ölçüde çözülmüştür.

            Castel’in bu çalışması, Hıristiyan Batı toplumundaki ücretli çalışmanın tarih içindeki seyrini, hangi sorunlardan dolayı doğduğu ve hangi sorunlara yol açtığını, toplumda ne gibi etkilere yol açtığını anlamak açısından önemlidir. Castel kitabını iki ana kısma ayırmıştır. Birinci kısım “Vesayetten Sözleşmeye” kadar olan kısmı kapsar. İkinci kısım ise “Sözleşmeden Statüye” kadar olan kısmı kapsar. Her iki kısım da dörder bölüme ayrılmıştır ve her bölüm, kendi içerisinde dörder ve beşer alt başlıklara sahiptir. Kitap, tarihsel bir anlatım üzerinden gittiği için kendi içinde bu şekilde ayrıştırılması, kitaptaki olayları daha iyi kavramamızı sağlıyor. Castel, çalışmasında yoğun bir şekilde teknik kavramlara yer verse de bu kullanım kitabın dilinin sadeliğini etkilememiştir. Kitapta değinilen bazı alıntılar ve verilen dipnotlar incelendiğinde yazarın, çok geniş bir kaynaklar yelpazesinden faydalandığını görmekteyiz. Özellikle bahsedilen dönemlerde uygulanan fermanlardan alınan alıntılar bunun bir göstergesidir. Castel’in geniş ve titiz kaynak kullanımı konunun meraklıları için ek kaynaklara ulaşmaya da olanak sağlamaktadır.

Künye: Castel, R. (2017). Ücretli Çalışmanın Tarihçesi: Sosyal Sorunun Dönüşümü, (Çev. I. Ergüden). İstanbul: İletişim Yayınları.