Clifford Geertz ve Bali Horoz Dövüşünün Yoğun Betimlenmesi / Claudine Cassar (Çev. Mehmet Öcal)

0
2388

Clifford Geertz kültürü, zamanın belirli bir noktasında belirli bir topluma özgü, birbiriyle bağlantılı ve birbirine bağımlı anlamlar ve semboller sistemi bir semiyotik olarak görür. “The Interpretation of Cultures” kitabındaki, “Thick Description” (Yoğun Betimleme) “Toward an Interpretive Theory of Culture” makalesinde Geertz, (1973, s. 412-453) etnografın rolünün sadece ham olguları kaydedip betimleyerek “ince bir betimleme” sağlamak değil, aynı zamanda betimlediği şeyin anlamını yorumlamak olduğunu açıklar.

Dolayısıyla “yoğun betimleme”, belirli bir zamanda belirli bir kültürde bu eylemlerin ve sembollerin anlamının, gerçek sembollerin ve olayların olgusal, sığ betimlemesi üzerine eklemlenmiş entelektüel analizi ve yorumudur. “Gözlemler, kaydeder, analiz eder.” (Geertz 1973)

Geertz, kültürün yorumlanmasını eski bir el yazmasını okumaya, dili deşifre etmeye, metnin soluk kısımları veya üçüncü şahıslar tarafından orijinalinde yapılan değişiklikler üzerinde çalışmaya ve aynı zamanda yazarın olası motivasyonlarını ve belgenin yazılmasından bu yana geçen zamanın etkisini dikkate almaya benzetir. Dolayısıyla antropoloğun amacı, bir toplumun göstergebiliminin, “ancak içinde anlaşılır bir şekilde -yani yoğun bir şekilde-“ betimleyebilecekleri bir kontekst, bir şey” olan kültürlerinin merceğinden tercüme edilmesi veya yorumlanmasıdır.

Bali Horoz Dövüşü Üzerine Notlar – Yoğun Betimlemenin Şaheseri

The Interpretation of Cultures (Geertz 1973, s. 3-30) kitabındaki “Deep Play: Notes on the Balinese Cockfight ” başlıklı makale, bir etnografın sosyal bir etkinliğin canlılığını ve önemini hayata geçirmek için yoğun betimlemeyi nasıl kullanabileceğinin mükemmel bir örneğidir. Geertz kendini horoz dövüşlerinin nasıl organize edildiği ve etkinlik sırasında neler yaşandığı gibi ayrıntılarla sınırlamıyor. Horoz dövüşlerinin gerçek anlamı ve bağlamına ilişkin katman katman yoğun ayrıntılar ekleyerek, bu etkinliklerin önemini ve anlamını ve Bali toplumu için neyi sembolize ettiğini gösteren renkli bir anlatı ortaya koyuyor.

Geertz, Bali horoz dövüşünü, etrafında Bali kültürünün çok yönlü bir betimlemesini inşa ettiği bir dayanak noktası olarak kullanıyor. Kendisinin ve eşinin yasadışı bir horoz dövüşüne katıldıktan sonra polis tarafından nasıl kovalandıklarına dair mizahi bir hikayeyle başlayarak, Balililerin başlangıçta yabancılara ve yeni gelenlere nasıl davrandıklarına, Bali toplumunun bir parçası olarak kabul edildikten sonra davranışlarının tamamen değiştiğine dair anlayışlı bir açıklama örüyor.

Bu süreçte okuyucu aynı zamanda sosyal sınıflar arasındaki gerilimleri de öğrenir; “seçkinler” üstün siyasi güçlerini kullanarak “köylülerin” uygunsuz ya da “utanç verici” buldukları geleneklerini ortadan kaldırmaya çalışırlar. Bu bilgi, okuyucunun, zorla modernleştirilmeye ve değişime karşı mücadele eden bir toplumu temsil eden horoz dövüşlerinin potansiyel olarak kışkırtıcı tonlarını anlaması için çok önemlidir.

Yoğun Betimleme – Söylem ve Dil

Sahneyi kurduktan ve siyasi arka plan anlaşıldıktan sonra Geertz dikkatini, horozlarıyla “derin psikolojik özdeşleşmeleri” bulunan Balili erkeklere çevirir.

Bu yakın bağın o kadar önemli olduğunu öğreniyoruz ki, günlük söyleme bile nüfuz etmektedir; Bali dilinde, farklı erkek tiplerinin özelliklerini betimlemek için yaygın olarak kullanılan horozla ilgili karmaşık bir dizi betimin yanı sıra, Mahkemeler veya Emniyet gibi kurumlara atıfta bulunmak için kullanılan horoz dövüşü terminolojisi de bulunmaktadır.

Geertz, “büyük, gösterişli bir horozu varmış gibi kasıla kasıla yürüyen” kuyruksuz bir horoza benzetilen böbürlenen adamdan, “kuyruğundan tuttuğu bir horozu başka horozun üstüne atmasına rağmen asla onunla çarpışmayan” bir horoza benzetilen söz, değersiz adama yönelik pek çok örnekten bahseder.

Yoğun Betimleme – Gündelik Hayat

Geertz buradan yola çıkarak, horoz dövüşü merceğinden görülen Balili erkeklerin gündelik hayatının bir resmini inşa etmeye devam ediyor. “Kalçalar aşağıda, omuzlar ileride, dizler yukarıda, lokalde ya da yol boyunca boş boş çömelen Balili erkeklerin” horozlarını tımar ederken ve egzersiz yaparken canlı bir resmini çiziyor.

Horoz takıntısı aynı zamanda ne kadar sık yıkandıkları, horozların en uygun hava koşullarından yararlanabilmeleri için kafeslerinin kaç kez bir yerden başka bir yere taşındığı ve genellikle “insanların gıdalarından çok daha fazla özenle yabancı maddelerden arındırılmış” mısır gibi yiyeceklerin nasıl verildiği gibi betimlemelerle de gösterilmektedir.

Yoğun Betimleme – Zahir ve Batın

Geertz, horozlara gösterilen sevginin, Balililerin hayvani olan her şeyden nefret ettiği kuralını kanıtlayan bir istisna olduğunu açıklamak için dönüyor. Bu nefretin o kadar güçlü olduğunu, hayvanlarla ilişkilendirilen her türlü davranışın bastırıldığını ya da gizlice yapıldığını açıklıyor. “Bebeklerin emeklemesine izin verilmez” ve yemek yemek ve dışkılamak bile hayvani olarak görülür ve bu nedenle iğrenç olarak algılanır. Bu durum Geertz’in ritüelistik olanı incelediği zemini oluşturmaktadır: “herhangi bir horoz dövüşü, ilk etapta, uygun ilahiler ve adaklarla birlikte, şeytanların doymak bilmez yamyam açlıklarını yatıştırmak için sunulan bir kan kurbanıdır. Bu yapılana kadar hiçbir tapınak festivali düzenlenmemelidir.”

Manevi olanı tanımladıktan sonra, Geertz, horoz dövüşleri sırasında oynanan kumarı ayrıntılı bir şekilde anlatarak, bahisler başladığında kalabalığı ele geçiren çılgınlık hissini okuyucuya etkili bir şekilde aktarıyor. “Horozların bakıcılar tarafından serbest bırakılma anı yaklaştıkça, en azından orta bahsin büyük olduğu bir maçta çığlıklar neredeyse çılgınca boyutlara ulaşır, çünkü geri kalan tatmin olmamış bahisçiler umutsuzca yaşayabilecekleri bir fiyata son dakikada bir ortak bulmaya çalışırlar.”

Sonuç olarak, Geertz denemesinde 1950’lerde Balili bir köylü olmanın ne anlama geldiğine dair renkli ve incelikli bir resim çiziyor. Deneme görünürde horoz dövüşleri hakkındadır ve elbette maçları ve horozların, sahiplerinin, hakemlerin ve kalabalığın ilgili davranışlarını anlatmaktadır. Ancak, daha da önemlisi, siyaset, sınıf çatışması, dil, erkek davranışları, ruhani inançlar ve ritüeller hakkında bu yoğun bilgilerin üzerine katmanlar ekliyor. Bu ayrıntıların horoz dövüşünün tasvirine yardımcı olduğu söylenebilir, ancak gerçekte yoğun tasvirler okuyucunun horoz dövüşlerinin Bali toplumunda ne kadar önemli ve anlamlı olduğunu anlaması ve bu olaylarda aktörlerin aklından neler geçtiğine dair bir fikir edinmesi için çok önemlidir.

Kaynakça

Geertz, C., (1973) The Interpretation of Cultures. New York, NY: New York, NY: Basic Books.

Link: https://anthropologyreview.org/anthropology-explainers/clifford-geertz-thick-description-balinese-cockfight/