Hukukta Cezanın Amacı | Onur Can Gürbüz

0
1532
  • Ceza Kavramı

Ceza kavramı her ne kadar TDK sözlüğünde ‘Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım’ diye tanımlanmış olsa da doktrinde çeşitli yazarlar tarafından çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Dönmezer ve Erman, cezanın tanımının, onu diğer hukuka aykırı eylemlerin tanımından ayırt etmeye yarayacak özellikler taşıması gerektiğini belirtmektedir. Buna göre “ceza, topluma büyük ölçüde zarar veren fiiller karşılığı, devletin son çare olarak kanun ile yarattığı ve izlediği diğer yapıcı amaçlar yanında, özellikle suç işleyeni bazı kanuni yoksunluklara tabi kılmak ve toplumun işlenen fiili onamama tutumunu belirtmek üzere, ilke olarak bir yargı kararı ve suçlunun sorumluluk derecesi ile orantılı biçimde uygulanan, korkutucu, caydırıcı bir müeyyidedir.” Artuk, Gökcen ve Yenidünya cezayı; “suç teşkil eden ve toplum düzenini bozan eylemi nedeniyle suçlu hakkında kusurluluğu ile orantılı olarak yargı organlarınca hükmedilen bir mahkumiyetin infazı çerçevesinde, devlet tarafından tatbik olunan ve esasen ıslahı sağlamaya yönelen ıstırap verici, korkutucu ve caydırıcı bir müeyyide” olarak tanımlamaktadır. Özetlemek gerekirse ceza; hukuka aykırı bir fiil karşılığında bir takım yaptırımlar uygulanmasıdır.

  • Cezanın Tarihsel Gelişimi

Suç ve ceza insanlık tarihi boyunca daima var olmuştur. Suç ve ceza anlayışı her toplumun kendi dinamiklerine göre gelişmiş ve bu dinamiklere göre değerlendirilmiştir. Suç ve günahın aynı anlama geldiği dönemler olmuş ve bazı toplumlarda hâlâ bu anlayış devam etmektedir.

Cezanın gelişim tarihi birçok toplumda ortak özellikler göstermektedir. Toplumdan kovularak, tüm hakların yitirilmesi ve korumasız kalınması cezanın en eski biçimlerindendir. Eski toplumlarda işkenceli öldürme ve organ kesme cezası da yaygın olarak uygulanmıştır. Suda boğmak, diri diri gömmek, kazanda kaynatmak, fırına atmak, hayvanlara parçalatmak gibi yöntemler kullanılarak öldürme veya örneğin yalan söyleyenin dilinin kesilmesi birer cezalandırma yöntemiydi.

Cezanın tarihi seyir içinde önemli aşamalar geçirdiği kabul edilmektedir. Göze göz dişe diş olarak özetlenen kısas, ceza uygulamasının ilk dönemidir. Suçlunun göreceği cezanın eylemi ile orantılı ve önceden belli olduğu bu dönem, cezalandırmada ileri bir adımdır.

Kaynaklara göre hapis cezası 15.yy’da başlamış olmakla beraber tam anlamıyla günümüzdeki ile aynı olmamakla birlikte daha kötü şartlarda ve işkence edilerek infaz ediliyordu. Aydınlanma dönemi ile birlikte insanın doğuştan bazı haklara sahip olduğu düşüncesi yayılmıştır. Buna rağmen 19.yy’ın ortalarına kadar acı çektirici ıstırap verici cezalar uygulanmaya devam etmiştir.

  • Cezanın Amacı

Cezanın amacının ne olduğu konusunda, antik çağ Yunan filozoflarından günümüze kadar çok sayıda düşünür, sosyolog ve fikir adamı farklı fikirler ileri sürmüşlerdir. Bu teoriler suç işleyen kişiye ceza tatbik edilmesinin hukuki temelini ve haklılığı ortaya koymaları bakımından önemlidir. Belirtmek gerekir ki cezanın amacı toplumların gelişmişlik düzeylerine göre değişmekte ve özellikle bedeni ceza yerine daha hafif yaptırımlar uygulanmaktadır.

Cezanın amacı konusunda üç temel görüş ileri sürülmüştür. Bunlar mutlak ceza teorileri, nisbi ceza teorileri ve karma ceza teorileridir. Bu yazıda bu teorilere uzun uzun yer verilecek değildir fakat kısaca bahsetmekte fayda vardır.

Mutlak ceza teorilerinden biri olan kefaret teorisine göre ceza geçmişe yönelik olup, cezanın esası kefarettir. Suç işleyene bunun karşılığı ceza ile ödettirilmelidir. Suç işleyen kişi mağduriyete sebep olmuştur ve bu mağduriyeti tüm topluma karşı ceza ile ödemelidir. Esas olan gelecekte bir kez daha yapıp yapmayacağı değil geçmişte yaptığının cezalandırılmasıdır. Yine mutlak ceza teorilerinden olan adalet teorisine göre ise cezanın belirli bir amacı olmayıp adaletin yerine getirilmesi için failin kusuru oranında ceza uygulanmalıdır. Hukukun ihlali olan suç, ceza ile karşılandığında, bozulan toplum düzeni tekrar tesis edilmiş olacaktır. Devlet hiçbir yararı olmasa da, suçluyu cezalandırmak zorundadır çünkü adalet kötülük yapanın karşılığını bulmasını gerektirir.

Nisbi ceza teorilerinden biri olan genel önleme teorisine göre, kanunda cezaya yer verilmesi, suç işlendiği takdirde infaz edileceğinin bilinmesi, muhtemel suçluları korkutarak, onları suç işlemekten caydırır. Bu nedenledir ki, suç işleyen kişiye kanunda yazılı cezanın tatbiki gerekmektedir. Böylece kanuna aykırı davranarak suç işleyen kişinin cezalandırılması ve bu cezanın infaz edilmesi, toplumun geri kalanının ceza işlemekten vazgeçmesine katkı sağlar. Cezanın etkin bir şekilde suç işlemeyi önleyebilmesi için, cezanın infazının şiddetli ve azap verici olması gerekmektedir. Yine nisbi ceza teorilerinden olan özel önleme teorisi ya da bireysel caydırıcılık teorisine göre ceza suçlunun yeniden suç işlemesini engelleyen bir araçtır.

En son olarak karma teoriye aynı zamanda bizim hukuk sistemimizin de benimsediği bir diğer adla uzlaştırıcı teoriye göre, suç geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir kötülük olarak görülmekte ve suç işleyen kişinin kusuru ile orantılı bir biçimde cezalandırılması gerektiği kabul edilmektedir. Cezanın amacı sadece kötülüklerin karşılığını suçluya ödetmek değil hem geçmişe hem geleceğe yönelik olarak bir takım tedbirler almaktır. Toplumu koruma ve suç işlenen kişinin ıslahı amaçlanmaktadır.

Somut olarak baktığımızda 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 3. maddesinde; ‘Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.’ denilerek karma teorinin ceza kanunumuzda amaçsal bir biçimde yer aldığına işaret edilmiştir.

Sonuç

Cezanın amacını karma teoriyle açıklamak daha doğru olacaktır. Zira cezanın hem geçmişe hem de geleceğe etki etmesi, suç işleyenin topluma kazandırılmasının önemi ve kefaret amacı olarak da orantılı bir şekilde cezalandırılması akla en yatkın olan yöntemdir.

KAYNAKÇA

Artuk, Gökcen, Alşahin, Çakır (2018) . Ceza Hukuku Genel Hükümler

Doğan, F. K. (2019) . Cezanın Amacı ve Hapis Cezası (Doktora tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul)

Aydın, M. B. (2020) Kant’ın ve Hegel’in Felsefesinde Cezanın Amacı, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, https://doi.org/10.21492/inuhfd.684367

Önceki İçerikKent Hakkı, Soylulaştırma ve Sınıfsal Eşitsizlik | Hasan Can Yağlı
Sonraki İçerikSürdürülemeyen Toplumlarda Sürdürülebilir Kenti Düşünmek | Halil Ecer
Toplum ve Ütopya, ereği sosyal bilimler alanında düşünce ve bilgi üretmek olan kolektif çalışma esaslı bir sosyal bilimler web sitesidir. Sosyal bilimlerin her alanından kuramsal ve ampirik çalışmalara sayfaları açıktır. Epistemolojik ve metodolojik anlamda belirli yaklaşımlarla örülü sınırlamaları yoktur. Sosyal bilimlerin içerisindeki yöntemsel farklılıkları içerisinde barındırır. Sorgulayan, araştıran ve üreten sosyal bilim insanlarının ürettiği nitelikli içerikleri toplumun her kesiminin zihni faydasına sunma kaygısı ve sorumluluğu taşımaktayız. Sosyal bilimler alanına ufak da olsa katkı sağlamak en temel hedeflerimizdendir. Aynı kaygı ve sorumlulukları taşıyan sosyal bilimlerin çeşitli disiplinlerindeki araştırmacılarla ortak bir platformda buluşarak bilgi ve tecrübelerin geniş kitlelere aktarılması için fikri üretimde bulunmaktan onur duyarız. Yazı göndermek ve bilgi almak için e-posta adreslerimiz: iletisim@toplumveutopya.com