Nı̇ğde Golden Spor Salonunda Farklı Etnı̇k Yapılardan Gelen Sporcuların Benlik Sunumunun Araştırılması | Can Dündar

0
1727

Özet

Bireyler, bulundukları veyahut da bulunuyor oldukları ortamlarda; en az bir aktörün ve bir etkilenenin varolduğu anlarda, bir etkileşime tabi olurlar. Birey, bulunduğu ortama ve ortamdaki aktörlere göre farklı etkileşim ritüelleri uygulayabilir. Bu etkileşimler bireyin tarama alanına has olan uyum ve kaçınma özelliklerine ve isteklerine göre değişim gösterir. Bu çalışmada Niğde ilinde Muay-Thai sporu yapan sporcuların, etnik yapılarında farklılıkların olduğu durumlarda, mekanda oluşturdukları tarama alanları ve uyum- kaçınma süreci araştırılmıştır. Bu araştırmayı yapmak için, spor salonunda alan araştırması yapılmıştır. Araştırma sonrası analizler ve açıklamalar yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Muay-Thai, Niğde, Etnik Değişim, Etkileşim, Tarama Alanları

Gı̇rı̇ş

Her birey, yaşamı boyunca diğer bireylerle etkileşim halindedir. Bu etkileşimler, yüz yüze veya jest ve mimikler ile süregelebilir. Bireyler, kamusal alanda veya özel alanda var oldukları andan itibaren, aktör veya katılımcı halini alırlar; bulundukları ortama uyum sağlamaya çalışırlar ya da ortamdan kaçınırlar. Kişinin bu ortama ayak uydurma telaşı ona verilen sorumluluklar ve onun hissettiği rol ile doğru orantılıdır. Kişi roller aracılığıyla kendi benliğini ortaya koyar ve bu benliği başkalarının benliği ile iletişime geçmede önemli bir rol oynar. Bahsedilen rol kavramı, her bireyin sahip olduğu bir kavramdır.

Etkileşim içerisinde mevcut olarak bulunan baskın aktörler, rollerini kullanarak diğer katılımcıları damgalar ve içinde bulunduğu kurumda bir tür aktör- katılımcı ayrımı yaratır. Bu ayrım daha sonra, kişisel alan ile birlikte katılımcıların da içerisinde olduğu kurumsal alanı ayrıştırır ve damgalı olanlar ile damgalı olmayanlar aynı kurumun içerisinde bulunmak zorunda kaldıklarında, farklı yerlerde kümelenmeye başlarlar. Bu kümelenme içerisinde, iletişim kurmayı başaran insanlar ayrı ayrı ve birbirlerine karışmayacak şekilde örgütlenir.

Bir karşılaşma içerisinde insanlar, yüzlerini kullanarak benliklerini sunma gayreti gösterirler. Sözgelimi, insanlar, tanıdıkları insanlarla sokakta karşılaştıkları zaman sözlü olarak (merhaba, selam) veya jest ve mimiklerini kullanarak (gülümsemek, başı öne hafif eğmek) selamlaşırlar. Aynı şekilde, insan, tanımadığı insan veya insanlarla aynı ortamda bulunmak durumunda kaldığında, o insanı tarama alanı içerisinde denetlemeye başlar. Tarama alanına giren her katılımcı, kısa da sürse bir an için sapkın olarak tanımlanabilir. Kısa süreli karşılaşmalarda bu sapkınlığın denetlenmesine ihtiyaç duyulmazken uzun süreli karşılaşmalarda kesintisiz bir denetlemenin güven ortamı sağlanana kadar devam edeceği görülür.

Yöntem

Bu araştırma, nitel araştırma yöntemleri ile yapılmıştır. Nitel araştırmalar, alan içinde bulunup veri toplamayı gerektirir. Araştırma, nitel araştırmanın etnografik yöntemine göre yapılmıştır. Etnografik yöntem belirli bir grubun içinde bulunmayı ve bu grubun kültürel pratiklerini anlamayı amaçlar.

Araştırmanın amacı, farklı ülkelerden gelmiş olan göçmenlerin, spor yaparken diğer insanlarla nasıl etkileşim kurduğunu çözümlemeye çalışmaktır. Çalışmada, göçmenlerin etkileşim içerisinde kendilerini nasıl bir konuma getirmeye çalıştıkları gözlemlenmeye çalışılacaktır. “Göçmenler, oluşturdukları tarama alanı sonucunda, etkileşim içerisinde uyum mu sağlayacak yoksa kaçınma sürecine mi girecektir?” sorusunun yine Goffman’dan hareketle çözümlenmesi çalışılacaktır. Etkileşime girilen mekanda uzun süreli bir karşılaşma söz konusu olacaktır. Uzun süreli karşılaşmalar da bizlere faaliyet alanlarını gösterecektir. Bahsedilen spor salonu da faaliyet alanı olarak nitelendirilecektir. Spor salonunda gözlem yapılarak amaca ulaşmaya çalışılacaktır.

  1. Kullanılacak Olan Kavramların Tanımlanması

Araştırma sürecinde öncelikle tarama alanı kavramını tanımlanacaktır. Goffman, tarama alanını yaya trafiğine uyarlar ve şu şekilde ifade eder: “bir yaya, sokak boyunca yürürken, bir tarama yahut gözden geçirme alanı tesis etme eğilimindedir. Karşıdan gelenler onun tarama sahasına girdiğinde birey, hemen kısaca şöyle bir göz atar ve sonrasında gözlerini kaçırır.” (Goffman. E, 2017, s.32) Bahsedilen tarama alanı bu araştırmada, spor salonunda var olan farklı etnik yapıdaki bireylerin, kendilerini güvene almak amacıyla tesis ettiği tarama alanları olarak araştırılacaktır. Tesis edilen tarama alanı soyut bir alandır ve her birey, tarama alanına sahiptir. Tarama alanı, bireyin etrafında bulunan kalabalığa göre büyüyüp küçülebilir. Tarama alanı bireyin çevresindedir ve birey, o alana giren başka bireyleri gözetlemeye başlayarak onlardan mesaj alma uğraşına girer.

Kendilerini güvene almak isteyen bireyler, tarama alanının onlara geri dönüş mesajının olumlu veya olumsuz olması ile faaliyet alanının ortasında ya uyum sağlayacak ya da köşelere doğru kaçış başlayacaktır. Katılımcılar, birbirlerinin neler yapabileceğini tarama alanından dönen mesajlarla çözmeye çalışacaktır ve bu mesajların sonucunda iki tür yeni özel alan oluşacaktır. Bu özel alandan ilki “hayati işarettir”. Hayati işaretler ile baskın olmayan etnik yapısı farklı olan birey, baskın bireyin ne istediğini ve ne yapmayı önerdiğini çözmek için onun taklidini yapmak isteyecektir. Bunun sonucunda baskın olmayan birey ya bu taklidin işe yaramadığını düşünüp kaçınma sürecine girecek ya da ikinci özel alanı oluşturabileceği başka bir baskın birey aramaya başlayacaktır. İkinci özel alan ise, “tespit noktasıdır”. Tespit noktasında ise, baskın aktörler ve baskın olmayan aktörler karşılıklı olarak birbirlerinin eylemlerini gözlemleyecek ve uyum sağlamaya çalışacaktır. Kaçınma sürecine giren bireyler ise, mekanın köşelerine doğru kendilerini geri çekecek ve orada hak iddia edecektir. Dolayısıyla köşelerde oluşan farklı topluluklar gözlemlenecektir ve bu farklı katılımcılar, kendi köşelerini bazı işaretleyiciler ile işaretleyecektir. Bu işaretler ise onların hak iddia ettiği köşeleri sahiplenmelerine yol açacak ve başka katılımcıların oraya girmemesine neden olacaktır. Bu işaretleme ise mekanın onlara ait olan bölümünün damgalanarak işaretlenmesidir. Sözgelimi spor ekipmanları görünür bir şekilde yerlere bırakılacak ve su şişeleri diğer köşelerle aralarında bir tür sınır olacaktır.

Köşelerden ayrı olarak, mekanın tam ortasında kalan bölgede ise sürekli olarak bir düzeltme süreci ortaya çıkacaktır. Mekanın tam ortasında ise bahsedilen tespit noktası oluşacak ve bireyler tespit noktasına girdiğinde uyum sağlamak için düzeltme sürecine girecektir. Düzeltme noktasında ise katılımcılar birbirlerini kabullenmiş ve onaylamış olarak birlikte spor yapmaya başlayacaklardır. Birbirlerini onaylamak için bazı hürmetler göstereceklerdir. Bu hürmetlerden bazıları ise: minnettarlık gösterme, beraber çalışmayı teklif etme gibi etkileşimlerden bazıları olacaktır. Bu etkileşim başladığı andan itibaren de birey, yüzünde memnun olma ifadesi bulundurmaya devam ettirdikçe, etkileşim sürmeye devam edecektir. Katılımcılar konuşmaya, hürmet etmeye, saygı göstermeye, gülümsemeye başlayacaktır. Aynı şekilde birey memnun olma ifadesi göstermediğinde ise bu etkileşim sonlanacaktır. Birey, herhangi bir sebep sonrasında uyumdan uzaklaşmak istediğinde tekrar yabancılaşma gayreti gösterecektir. Örneğin birey; başka şeylerle veya kendisiyle meşgul olacak, sporla fazla meşgul olup etkileşimde olduğu katılımcıyı gözardı edecek ya da başkasıyla meşgul olmaya başlayacaktır.

Bulgular

Bu araştırmada, spor salonu kamusal alan olarak, ayrışan köşeleri ise özel alanlar olarak ayrılacaktır. Bunun için öncelikle kamusal alan ve özel alanı tanımlamak gerekiyor. Kamusal alanı, Özlem Uluç şu şekilde açıklar: “…genel olarak topluluklar arası ya da toplum için ‘ortak bir alan’ı ifade etmek üzere kullanılan bir kavram olagelmiştir.” (Uluç Ö, 2013, s.40) Bahsedilen kamusal alana yani spor salonuna herkes girebilir ama özel alan öyle değildir. Özel alan ise, kişilerin sadece etkileşime girebildiği kişilerle bulunmaya çalıştığı; kamusal alanın aksine fiziki olarak daha küçük olan ve daima bireyi koruyan bir yerdir. Bahsedilen köşeler ise birer özel alandır.

Spor salonuna yeni bir birey geldiğinde, salona girdiği andan itibaren, katılımcılarla bir tür iletişimi ve etkileşimi başlar. Salonda sadece Türkler değil aynı zamanda Afganlar ve Suriyeliler de bulunmaktadır. Farklı etnik yapılara ve kültürlere sahip olan bu insanlar bir şekilde, spor salonunda bulunurlar. Aynı faaliyet alanında bulunan farklı bireyler etkileşime başladıkları an karşılıklı olarak birbirlerinin tarama alanlarına girmeye başlarlar. Spor salonuna girişte öncelikle koşu başlar. Koşuya başlandığında sıraya girenler karışık bir şekilde değil de etkileşim halinde sıraya girerler. Sözgelimi, Türkler sıranın en önünde, Afganlar ortada ve en arkada Suriyeliler bulunurlar. Koşu devam ederken yorulanlar, biraz dinlenmek için sıradan çıkar ve dinlendiklerinde sıranın en arkasından koşuya devam etmezler, aksine etkileşimde oldukları özel alanda sıraya girmek için uğraşırlar. Koşunun sonunda başlayan egzersizlerde ise bu sıralanma devam eder. Koşu ve egzersiz bittikten sonra sıra antremana geldiğinde ise, salonda kutuplaşmalar ciddi bir şekilde görünmeye başlar. Genellikle aynanın ve kum torbalarının olduğu yere Türkler geçer, sonrasında kalan bölgelere ise diğer etnik yapılar yerleşmeye başlar. Her bölgenin kendi etkileşimi varolmuştur ve bu bölgeler diğer bölgelerle etkileşime girmekten kısmen kaçınır. İki katılımcı, uyum bölgesi olan ortadaki bölgeye geldiğinde tarama alanları otomatik olarak birbirlerinden mesajlar bekler ve bu mesajlar doğrultusunda etkileşimler değişir. Salonda baskın olan katılımcılar Türklerdir ve bu iki katılımcıdan birisi Türk -Taklit etmek sadece baskın bireylerin göreceği bir etkileşime girme çabası değildir, baskın olmayan bireyler de taklit edilebilir. Taklit etmek, etkileşime girmek için bir araçtır.- olduğunda, diğer katılımcı öncelikle onu taklit etmeye başlar. Bu taklit sonucunda baskın birey, ya bu taklide kayıtsız kalacak ya da olumlu cevaplar (gülümsemek, konuşmak) verecektir. Eğer ki baskın birey taklide kayıtsız kalırsa, katılımcı ya kendi etnik yapısının köşesine çekilecek ya da yeni bir kişiyle etkileşime girmeyi deneyecektir. Birey köşeye doğru gitmeyi seçtiğinde, merkezden kaçınmış olacak ve köşede kolayca etkileşime girebildiğini görecektir. Köşeler ise birbirleriyle etkileşime girmemek için uğraşacaktır. Köşeleri ayıran sınırlar ise kolonlar, su şişeleri, spor aletleri gibi görünür eşyalardır. Köşelerde bulunan bu eşyalar aynı zamanda köşenin damgalanması anlamına gelmekle birlikte o damgalı sınırın başka damgalı sınırlarla karışmasını engeller. Her köşe kendi sınırlarını aşmamak ve başka sınırları rahatsız etmemek için büyük bir çaba sarf edecektir. Eğer olur da başka sınırlara geçiş olursa bu çok kısa süreli olacaktır ve sınırdan çıkan birey, sınırın sahiplerine bir şekilde saygı gösterecektir. Bu saygı ise “pardon” dercesine el kaldırma ve yüzünde bu özrü tasvir etme ile olacaktır. Bu kısa süreli geçişler haricinde birbirlerinin sınırında uzun süreli durmak mümkün olmayacaktır. Sözgelimi Afganlar’ın olduğu köşeye, Suriyeli sporcu gelip orada çalışmak istemeyecektir. Oraya gelişi çok kısa olacaktır ve bunu bir şekilde telafi edecektir. Dolayısıyla spor salonu genel olarak bir kamusal alan olacak ve içerisinde küçük özel alanların kümelenmesi başlayacaktır. Köşeler her zaman kendilerini kanıtlamak ve etkileşim içerisinde yer edinmek isteyecektir. Bu yüzden köşelerde kum torbasına vururken ve ikili olarak çalışılırken, diğer köşelerin de duyabileceği şekilde sesler çıkarılacaktır. Her köşe, düşmanlığa varmayacak şekilde birbirini “sapkın” olarak tanımlamaya başlayacak ve bu sapkın tanımlaması, etkileşimi ve bu sınırlaşmayı devam ettirecektir. Katılımcı eğer ki baskın bireyden olumlu mesajlar alırsa, bu sefer mekanın ortasında “tespit noktası” oluşacak ve iki katılımcı da birbirlerini kabul edecek, etkileşim halinde olacak ve gerek konuşarak gerekse beraber çalışarak birbirlerine hürmet gösterecekler. Beraber çalışmaya başlayan bireyler otomatik olarak uyum sağlayacak ve etkileşimleri artık olumlu bir hal almış olacak. Bu uyum ortamı her zaman mekanın tam ortası oluyor ve o merkeze sınır çizgileri eklenmiyor, aksine oraya giriş her zaman serbest oluyor. Merkezde bulunan bireyler her zaman koordine olarak çalışmaya hazır halde oluyor. Merkezde bulunan bireyler daima düzeltme süreci içinde olur. Merkezde bulunan bölge her zaman etkileşime açık olduğundan dolayı, merkeze zarar verecek ciddi sorunlar olmadıkça merkez diğer sorunları absorbe etme çabasını her zaman kullanacaktır. Örneğin, merkeze gelecek olan bir tehdidi, merkez görmezden gelecek ve sonrasında bu tehdidi bir şekilde yok etmeye çalışacaktır. O tehdidi bir şekilde yok edip sonrasında tehdit ile gelen bireyi kendi içerisine kabul edecektir. Tehdit ile gelen birey, bir süre sonra bu etkileşim içerisinde tamamen tehditten arınmış olacaktır. Merkeze gelen her birey, öncelikle tarama alanlarını devreye sokacak ve sonrasında uyum sağlamak için hayati işaretleri veya tespit noktasını uygulamaya koyacaktır. Birey uyum sağladığında merkezde konuşlanacak ve bireyin etkileşimin bir parçası olacaktır. Birey merkeze geldiğinde, yakın olduğu köşeye ziyarete gidebilir ama bu ziyaret çok sürmez. Köşeler onu kısmen rahatsız edebilir ve oradan bulunmaktan kaçabilir. Merkez bazı bireyler için birincil bulunma noktası haline gelirken bazıları içinse bulunmaktan vazgeçmesi gerektiği düşüncesini beraberinde getirir. Bazen katılımcılar bazı sebeplerden ötürü merkezden kaçma gayreti gösterirler. Merkezden olabildiğince uzaklaşıp bir an önce kendisine yakın olan köşeye dönmeye çalışırlar. Bunu yaparken de merkezden ve merkezde bulunan aktörlerden yabancılaşma uğraşına girerler. Birey bu yabancılaşmayı birkaç adımda yapacaktır. Öncelikle birey; eldivenlerle gereğinden fazla uğraşmaya başlayacak, yorulduğunu dile getirip biraz dinlenmek için bir yere oturacaktır. Daha sonra ise “yabancılaşmaya” devam eden birey, sadece spora odaklanıp etkileşimde olduğu bireyle sohbet etmeyi bırakacak ve sadece sporla ilgilenecektir. En sonunda ise “yabancılaşan birey”, ya başka birisiyle ya da başka bir şeyle meşgul olacaktır. Sözgelimi, artık etkileşimde olduğu birey yerine kum torbasına yönelecek ve etkileşimdeki bireyi görmezden gelecektir. Bunun sonucu olarak da ya başkasıyla uyum sağlayacak ya da merkezden kaçınmaya başlayarak kendisine uygun bir köşe arayışına gidecektir.

Spor bittiğinde ise, bireyler soyunma odasına gitmeye başlayacak ve soyunma odasında da bu köşeleşme az da olsa görünür olacaktır. Üstünü değiştirmek için soyunma odasına giden aktörler, kendi köşelerindeki insanlar olmadan soyunma odasına girmemeye çalışacak ve içeriye etkileşimde oldukları birileriyle girmek isteyeceklerdir. Soyunma odasında hiçbir birey gerektiğinden fazla durmak istemeyecektir ve içeride sesler daima kısık sesli olacaktır. Merkezde bulunan aktörler soyunma odasına hemen girerken, köşede bulunanlar arkadaşlarının gelmesini bekleyecektir. Soyunma odasını terkederken ise bütün aktörler genelde ufak da olsa selam vereceklerdir.

Sonuç

Bu araştırma, Goffman’ın bazı kavramları sayesinde, spor salonunda değişen etkileşimi anlamayı temel amaç edinmiştir. Araştırma sonucunda, her etnik yapının kendisiyle bir şekilde yakın olmak için uğraştığı ve diğer yapılarla mecbur olmadıkça etkileşim içerisine girmemeye çalıştıkları görülmüştür. Her birey diğerleri ile etkileşime girer ve bazı etkenler onların etkileşimi devam ettirir ancak bazı etkenler ve etmenler ise onların bu etkileşimini sonlandırmasını buyurabilir. Bunun sonucunda birey bir şekilde “yabancılaşmak” isteyebilir. Uyum sağlamak veya kaçınma sürecine girmek, bireyin o anki kendi hisleri ve dış etkenler ile ortaya çıkabilir. Araştırmanın sonucunda tespit edilen ise, spor salonunda bir tür sınırlaşma ve farklı insanların kendilerini farklı damgaların içerisine bırakıp, o damgaların içerisindeyken dışarıda kalanları “sapkın” olarak nitelendirme ve “sapkın olan” taraflara geçmeme eğilimleri olduğudur.

Çalışmanın bir diğer bulgusu ise, toplumda katılımcıların olduğu yerlerde bu şekilde bölünmeler ve farklı etkileşim biçimleri olabileceğidir. İnsanlar bir şekilde, mekana uyum sağlamak isterler ve mekana uyum sağlarken diğer insanlarla da uyum sağlamaya çalışırlar. Bazı insanlar ise uyumun işe yaramayacağını hisseder ve sonrasında kendisi gibi düşünenlerle minik bir topluluk kurar. Bu topluluğa girişi ancak kendi gibi düşünmesiyle mümkün kılar.

Kaynakça

Zafer, Y. (2007). Hahhah Arendt’ te Özel Alan-Kamusal Alan Ayrımı. (Doktora tezi). Atatürk Üniversitesi’nden elde edildi. (https://www.atauni.edu.tr/yuklemeler/c924bebb8da6d4184502f404acb28df7. pdf)

Ersoy, E. (2012). Değer Farklılaşmalarının Sosyolojik Boyutu. İstanbul: Kum Saati Yayıncılık

http://v3.arkitera.com/haber_21487_kamusal-alan-nedir-kamusal-mekan- nedir.html

Özlem, U. (2013). Kamusal Alanda Din. İstanbul: Yarın Yayıncılık

Goffman, E. (2018). Damga Örselenmiş Kimliğin İdare Edilişi Üzerine Notlar. (Ş. Geniş- L. Ünsaldı- S.N. Ağırnaslı, Çev.). Ankara: Heretik Yayıncılık

Becker, S.H. (2015). Hariciler (Outsiders) Bir Sapkınlık Sosyolojisi Çalışması. (Şerife Geniş – Levent Ünsaldı: Çev.). Ankara: Heretik Yayıncılık

Goffman, E. (2017). Kamusal Alanda İlişkiler Toplu Yaşamın Mikro İncelemeleri. (M. Fatih Karakaya: Çev.). Ankara: Heretik Yayıncılık Goffman, E. (2017). Etkileşim Ritüelleri Yüz Yüze Davranış Üzerine Denemeler. (Adem Bölükbaşı: Çev.). Ankara: Heretik Yayıncılık