Kent Hakkı, Soylulaştırma ve Sınıfsal Eşitsizlik | Hasan Can Yağlı

0
1765

Kent, insanlık tarihi için yakın zamanda hayatımıza girmiş bir kavram değildir ve temelleri yerleşik hayata geçişle atılmıştır. Fakat önemini ve gerekliliğini Sanayi Devrimi ile birlikte ortaya çıkarmıştır. Tarımdan makineye, kırdan kente olan dönüşüm birey ve toplum üzerinde de büyük değişimlere yol açmıştır. İlk sanayi şehirlerinin ortaya çıkmaya başlamasıyla büyük bir iş gücü açığı da gerekli hale gelmiş, kent çevresindeki kırsal nüfusu kendine çekmiştir. Var olan kırsal da dönemin koşullarına göre [örneğin kıyı kesminde bulunduğu için liman görevi görerek ticaret merkezi haline gelmesi, yine karayolu ile ticaret yolları arasında bulunmasından ötürü zamanla işlevsellik kazanarak (Chicago kentini bu duruma örnek verebiliriz) gibi] önem kazanarak dönüşümlere uğramış ve kentleşmişlerdir (Saçlı, 2019). Böylelikle kent yüksek nüfuslu, tarımın dışında sanayi ve ticaret faaliyetlerinin gerçekleştiği alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Özgür ve Turut makalesinde kırsaldan kente olan değişime şu şekilde değinmiştir;

Kent feodal toplumdan sanayi toplumuna (Saint-Simon), cemaatten cemiyete (Tönnies), basit toplumdan karmaşık topluma (Spencer), mekanik toplumdan organik topluma (Durkheim), kutsal toplumdan laik topluma (Howard Becker) geçiş mekânları şeklinde tanımlanmıştır” (2018: 2).

Günümüzde kent nüfusunun kırsal nüfusu geçse de sanayileşmenin ilk yıllarında bu oran sadece yüzdelik birimde tek haneli rakamlarla ifade edilmekteydi. İlerleyen yıllarda kentler dünya tarihinde benzeri görülmemiş şekilde nüfus artışlarına ev sahipliği yapmıştır (Florida, 2018: 212). Fakat kentler sanayileşmenin ilk yıllarında bu duruma hazırlıklı değildi ve sorunlarda hızlı kentleşmeyle beraber ortaya çıkmaya başladı. Alt yapı sorunları, gecekondulaşma, çarpık kentleşme, sağlık ve eğitim sorunları gibi problemlerle kentler yüzleşmek zorunda kalmıştır. Engels 1800l’erin ortalarında “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu” adlı kitabında bu sorunlara değinmiş, takip eden yıllarda Chicago kentindeki hızlı nüfus artışını incelemek için şehri laboratuar olarak ele alan Chicago Okulu temsilcileri olan Park, Burgess, McKenzie gibi isimlerle kentler inceleme konusu olmuştur. Marx’ın tabiri ile üretim aracı sahibi üst sınıf ve emek gücüne sahip işçi sınıfı sanayileşmeyle ortaya çıkmış ve işçi sınıfının emeğinin sömürüldüğü bir toplum modeli doğmuştur. Sanayi öncesi dönemde de eşitsizlik kavramı vardır öyle ki tarımsal üretime geçişle birlikte üretim, yönetim, denetim gibi kavramlar ortaya çıkmakta bu durum da yöneten-yönetilen bir sınıfı gerekli kılmaktadır. İlhan Tekeli burada ortaya çıkan eşitsizliğe razı oluşun ‘öteki dünya’ imajı ile yaratıldığını ve bu sayede toplumsal bir düzenin her ne kadar eşitsizlikleri içerisinde barındırsa da sağlandığından bahseder (İmga ve Olgun, 2010: 9).

Sanayileşme ile birlikte eşitsizlik artık yeni boyutlara taşınmış, Darwinci bir düşünce ile doğal seçilimin toplum üzerinden ele alındığı ve güçlü olanın, çağın gerekliliklerine kendisini adapte edenin hayatta kalabildiği bir sisteme dönüşmüştür. Kültürel, ekonomik ve siyasi etkenler toplumlar üzerinde büyük değişimler yaratmakta, emeğin, üretimin, sermayenin, toplumun ve kentin metalaşmasına yol açmaktadır. Soylulaştırma kavramı da bu değişimlerle beraber ilerleyen yıllarda kendini ortaya çıkaracaktır (Saçlı, 2019). Sanayileşmenin bir getirisi olarak artı ürünün ortaya çıkmasıyla birlikte emek gücünü satan işçi sınıfı sabit ücret karşılığı çalışırken üretim aracı sahibi kapitalistler için artı ürün sermaye dönüşerek kendisini yeni yatırım alanlarına aktarabilmekte ve kârını katlayabilmektedir. Bu anlayış yeni üretim modelleri ile desteklenerek, kendisine yeni sermaye aktarım kanalları açarak varlığını sürdürebilmektedir.

Taylorizm ve Fordizm 1900’lerin başlarında yeni üretim biçimi anlayışını ortaya çıkararak tam verimli ve sürekli üretim sağlanmıştır. 1900’lerin sonuna gelindiğinde ise Neoliberal politikalar ve teknolojik gelişmelerle Fordist üretim biçiminden postfordist üretim biçimine geçilerek dünya bilgi çağına girmiş, finans ve hizmet sektörünün önem kazanmasıyla özel şirketlerin önü açılarak kapitalizm, kentleri birer metaya dönüştürmüştür. Sanayiye yönelik yatırımlar artık ikinci ve üçüncü dünya ülkeleri üzerinden yürütülürken asıl sermaye şehirlere aktarılmıştır. Devasa alışveriş merkezleri, devasa gökdelenler, özel hastaneler, okullar, üniversiteler, tüm dünya ülkelerinde görülebilecek mekânlar (Starbucks, McDonalds, Apple vb.), kafeler, restoranlar ortaya çıkarak şehirlerin küreselleşmesine katkı sağlamıştır. Harvey’e göre özellikle bu dönem insanlık tarihi için önemli bir dönüm noktasıdır. Ona göre bu sermaye birikimi kentlere aktarılarak kentlerde büyük çaplı bir değişimin önü açılmış, sınıflar arası uçurumun da giderek önüne geçilemez bir boyuta gelmesine sebep olmuştur (Çelik, 2012: 187) (Çetin, 2012: 161) (Saçlı, 2019) (Özgür ve Turut, 2018: 12).

Kapitalizm artık kendisini uzun yıllar besleyecek bir kaynak yaratmışken kentlerin de küresel çapta büyümesinin önü açılarak dünya piyasasına girmesi sağlanmıştır. Kentin çehresini artık merkezi iş alanları, devlet kurumları, bankalar oluşturmakta, merkezden çevreye doğru yayılan bir konutlaşma biçimi görülmektedir. Kent merkezinin sınırlı olması, toplumsal ihtiyaçların tümünün metalaştırılarak sömürüye dayalı kapitalizm anlayışının malzemesi haline gelmesi ile çok dar bir kesime hizmet eden yeni dünya düzeni üst sınıfın istekleri ve kar politikalarına göre işlemekte, şehir merkezleri ve çevresi de bu istek ve kar anlayışına göre şekillenmektedir (Brenner, 2014: 16-17). Daha önce var olan gecekondu mahalleleri, çöküntü alanları kentsel dönüşümlerle şehre daha güzel, yaşanabilir bir imaj sağlamak amacıyla yıkılarak yerlerine çok katlı, özel güvenlikli konutlar ve yaşam alanları oluşturulmaktadır. Soylulaştırma ve yerinden etme kavramlarını burada görebiliriz. Alt sınıf elinde bulundurduğu geliri ile yeni oluşturulan bu yaşam alanlarındaki giderleri karşılayamamakta ve gün geçtikçe şehrin görüntüsünden uzaklaştırılmakta ve dışa itilmektedir (Saçlı, 2019). Çünkü yapılan kentsel değişimler kentli için yapılıyor gibi gözükse de onların fikri sorulmamakta, mekânlar ihtiyaca göre değil getireceği kâra göre kentlerde şekillenmektedir.

Mekânın yeniden ve yeniden yaratılmasıyla birlikte alt sınıfın barındığı çehrede şekillenen yeni iş alanları, siteler, küresel markalara ait dükkânlar orta – üst sınıfa hizmet edeceği için alt sınıf burada beklenen – istenen tüketimi karşılayamamakta, birkaç mahalle veya blok öteye sürülmektedir. Soylulaştırma gayesi ile dönüştürülen mekânlar şehri markalaştırarak görüntüsünü reklam yüzü yapmak, şehre ait olanı pazarlayarak küresel piyasaya sunmak, böylelikle harcanan sermayenin de katlanarak hem ülke ekonomisine, hem de kapitalistlere geri dönmesini sağlamak amaçlanmıştır (Uzunçarşılı Baysal, 2011: 35-37). Lefebvre ilk kez 1967 yılında toplumun her bir bireyinin kentsel mekânları aktif olarak kullanabileceği, kendi isteklerine göre şekillendirebilecekleri, işgal edebileceği ve böylelikle kolektif bir toplum anlayışıyla daha yaşanılabilir mekânların oluşturulması düşüncesi ile kent kapitalistlerin, özel şirketlerin elinden alınarak kentliye ait olacağı ‘kent hakkı’ kavramını ortaya atmıştır. Fakat ideolojik ayrışmaların ve toplumsal kutuplaşmanın işbirliği ve dayanışmanın önüne geçmesiyle o dönemde her ne kadar istenilen toplumsal birlik kendini göstermese de 1980 sonrası Neoliberal politikaların tüm dünyayı etkilemesi ve ilerleyen yılların ekonomik krizlerleriyle birlikte sınıfsal farkların gittikçe belirginleşmesi, işsizliğin artması gibi etkenlerle halk ayaklanmaları daha tutarlı bir şekilde kendisini göstermeye başlamıştır (Şahyar Akdemir, 2020: 151) (Uzunçarşılı Baysal, 2011: 37-40).

Sabit ücret ve işsizlik alt sınıfı sürekli geriye iterken asıl sermaye üst sınıflar arasında dönmektedir. Mart 2020’de yayınlanan Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırmasına göre Türkiye’deki 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı aylık 7.639,22 TL (www.brandingturkiye.com, 01.04.2020) iken asgari ücret 2.324,70 TL’dir (www.muhasebeweb.com, 28.12.2020). Günümüz toplumunun güncel sorunlarından olan krizler ve küresel salgınlardan yine en çok alt sınıf etkilenmektedir. Pandemi ile birlikte küresel kapanmalar, sınırlamalar ve yasaklar eğitim, işsizlik, sağlık sorunlarını da beraberinde getirmekte ve yine bu durumdan en çok alt sınıf etkilenmektedir (Çıtak, 2020). Eşitsizlik yerleşik hayata geçişle birlikte ortaya çıkan ve günümüze kadarki süreç itibarı ile sürekli artarak ilerleyen ve önüne geçilmesi gereken bir kavramdır. Aksi takdirde ne olacağını kestirmek güç olsa da olumlu bir sonuç çıkmayacağına kesin gözüyle bakabiliriz.

KAYNAKÇA

Brenner, Neil (2014). Kâr İçin Değil Halk İçin, (çev. Ali Yağız ve Kübra Kelebekoğlu), Sel Yayınları, İstanbul.

Çelik, Zafer (2012). “Neoliberalizmin Kısa Tarihi”, İdeal Kent Dergisi, cilt ,sayı 7, ss. 187-193.

Çetin, İhsan (2012). Kentsel Ayrışma ve Mekânsal Kümelenme Biçimleri, İdeal Kent Dergisi, cilt. 3, sayı. 7, ss. 160-166.

Florida, Richard (2018). Yeni Kentsel Kriz, (çev: Derya Nuket Özer), Doğan Kitap Yayıncılık, İstanbul.

İmga, Orçun ve Olgun, Hakan (2010). “Akademyanın Velut Kalemi”: Prof. Dr. İlhan Tekeli ile Kent Üzerine, İdeal Kent Dergisi, cilt 1, sayı 1, ss. 8-27.

Özgür, E. Murat ve Turut, Hatice (2018). Klasik Kent Kuramlarından Eleştirel Kent Kuramlarına Geçiş Bağlamında Kentleri Yeniden Okumak, Ege Coğrafya Dergisi, 27 (1), ss 1-19.

Saçlı, Ahsen (2019). Soylulaştırma ve Kent Güvenliği, ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi, 13. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu Bildiri Özel Sayısı, ss: 240-255.

Şahyar Akdemir, Duru (2020). Kentli Hakları ve Kent Konseyleri, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 40, ss. 149-167.

Uzunçarşılı Baysal, Cihan (2011). Kent Hakkı Yeniden Hayat Bulurken, Eğitim Bilim Toplum Dergisi, cilt 9, sayı 36, ss. 31-55.

İnternet Kaynakları

Çıtak, Necati (2020). Covid-19 ve Sınıfsal Eşitsizlik, https://noktahaberyorum.com/covid-9-ve-sinifsal-esitsizlik-necati-citak.html, Erişim Tarihi: 02.12.2020.

https://www.brandingturkiye.com/aclık-ve-yoksulluk-siniri-mart-2020/, Erişim Tarihi: 01.04.2020.

https://www.muhasebeweb.com/2020-yili-Asgari-Ucret-rakamlari-aciklandi-6013117, Erişim Tarihi: 28.12.2020.